Simitçi ve Profesör
- Elif Ece
- 11 Nis
- 1 dakikada okunur

İstanbul’da, yoğun trafiğin ortasında yıllardır simit satan bir adam vardı. Her sabah saat 6’da yerini alır, çayını demleyip sıcacık simitleri tezgâha dizerdi. Adı Hüseyin’di. Herkes onu “Simitçi Hüseyin” olarak tanırdı.
Bir gün, yaşlıca bir adam Hüseyin’in tezgâhına geldi. Takım elbiseli, ciddi görünümlü biriydi. Bir simit aldı, ama Hüseyin para üstünü uzatırken:
“Bu simidin parası benden değil, senden olsun,” dedi adam.Hüseyin şaşırdı, “Olur mu öyle şey ağabey?”“Ben yıllar önce buradan her sabah simit alırdım. Üniversite öğrencisiydim, param çoğu zaman olmazdı. Sen her defasında gülerek ‘Bugünlük benden olsun delikanlı’ derdin. Hiç unutmadım.”
Adam cebinden bir deste para çıkardı ve Hüseyin’in eline sıkıştırdı. “Ben artık profesörüm. Bugünlerde gençlere senin gibi yardım eden çok az insan kaldı. O zaman bana verdiğin destek, aslında sadece simit değil, umuttu.”
Hüseyin’in gözleri doldu. Çünkü o zamanlar yaptığı küçük iyiliğin bir gün böyle döneceğini hiç düşünmemişti.
Comments